25 Haziran 2012 Pazartesi

Allah Herşeyi Bir Kader İle Yaratmıştır

Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık. (Kamer Suresi, 49)
Kader; Allah’ın, geçmiş ve gelecek tüm olayları, zamansızlıkta yani tek bir an olarak takdir edip yaratmış olması ve bilmesidir.
Allah, maddeyi yaratmış, maddenin hareketi olarak da zamanı yaratmıştır. Zaman ancak insan için geçerli bir boyuttur. Zaman, insan için geçer, insan ancak zaman geçtikçe ne yaşadığını görür. Ancak Allah elbette ki Kendi yarattığı bir kavram olan zamana tabi değildir. Bir başka deyişle, Allah’ın zamanın akışını beklemesi, insanların zaman içinde ne yapacaklarını bekleyerek görmesi kesinlikle söz konusu değildir. Allah tüm bu eksikliklerden münezzehtir. Allah zamana tabi olmadığı, Ezeli ve Ebedi olarak mutlak ve sonsuz olduğu için, bizim için gelecekte yaşanacak olan bir olayı, daha yaşanmadan bilmektedir. Bizim için binlerce yıl sonra olacak bir olayı, Allah zamansızlık boyutunda bilir. Zaten o olayın olmasını dileyen, takdir eden ve yaratan da Kendisi’dir. Bu büyük sır, bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. (Hadid Suresi, 22)

“Sonsuz Kısa Zaman, An İçerisinde, Allah Sonsuz Önceyi Ve Sonsuz Sonrayı Yaratıp Bitirmiştir”
ADNAN OKTAR: İnsanlar hep gece gündüz, sabah kalktığında, en çok insanların üstünde durduğu konu Allah’ın varlığı, ölüm, ahirette ne olacak, kader bu gibi konulardır. Yani her ne kadar insanlara sezdirmeseler de bu gece gündüz asıl beyinlerinde olan konudur. Çünkü televizyonda her gün bir insanın ölümü ile ilgili film oluyor, en azından bir böcek ölüsü bile görmüş olsa bir insan, ölümü hatırlar kendini de düşündüğünde ölümü hatırlar. Kader konusunda çok sıkıntıları oluyor, kader konusunu bu kadar anlatmama rağmen yine itirazlar var, yine anlatıyorlar. Diyorlar, “tabi ki Allah bir kader yaratmıştır, bir külli irade vardır, ama bir de cüzi irade vardır”. Yani, “Allah’ın haşa kontrol edemediği bize mahsus küçük bir güç vardır” diyorlar, “bize ait”. Yani, “bizim ne yapacağımızı Allah bilmiyor veyahut biliyor ama flu biliyor gibi ve biz yapınca Allah bize iki yolu gösterir, ama bizim hangi yoldan gideceğimizi nereden gideceğimizi de bilmez. Biz cüzi irademizle haşa o yolu seçeriz. Allah’a da haşa bir sürpriz bilgi olur bu, ilk defa karşılaşır ve böylece Allah bizi imtihan etmiş olur”. Böyle bir konu yok, cüzi irade de, külli irade de her ikisini de Allah yaratmıştır. Bakın tek bir an vardır, tek bir an ne demektir, sonsuz kısa zamandır. Yani an denen şey sonsuz kısa zamandır. Sonsuz kısa zaman an içerisinde Allah sonsuz önceyi ve sonsuz sonrayı yaratıp bitirmiştir. Yani yapılacak bir şey yok, yani yapacağı bir şey yok. Peki bu durumda senin cüzi iraden nasıl kader içinde olmuyor, dolayısıyla böyle enaniyetli ve kendini haşa Allah gibi gören insanlar bir kısım insanlar bu konuyu bir türlü hazmedemiyorlar. Yani Allah’ın cüzi iradeyi de külli iradeyi de yaratmış olması onlara dokunuyor ne hikmetse…

“Biz Allah’ın Tecellisiyiz
Ve Her Yerde Allah Var”
ADNAN OKTAR: …İkinci rahatsız oldukları konu da Allah’ın her yerde olması, Allah’ın gökte olmasını istiyorlar, gökte bir yerde belirli bir noktada olmasını istiyorlar. Yani göğün her yerinde de değil ama bak, gökte belirli bir noktada yani sonsuzluğa göre demek ki hiç sayılacak bir yerde, çünkü sonsuzluğa oranladığımızda herhangi bir yerde olan ne kadar büyük olursa olsun, bir hacim alan bir şey ki, haşa bizim böyle bir inancımız yok, sonsuz küçüktür. Değil mi sonsuz küçüktür, vardır ama küçüktür. Mesela diyor ki arkadaş geçenlerde yazmış, “Eğer Allah odanın içindeyse ve bizim her yerimizdeyse o zaman biz kendimiz de Allah olmuş oluyoruz”, diyor haşa. Biz Allah’ın Zatına tapıyoruz, tecellisi olmak ayrıdır, değil mi? Allah’ın Zatı ayrıdır, biz Allah’ın Zatına tapıyoruz. Tabi ki biz Allah’ın tecellisiyiz ve her yerde Allah var. Bizim bedenimizin içinde de var. Adam istemiyor bedeninin içinde Allah’ın olmasını dolayısıyla odanın içinde de olmasını istemiyor. Nerede olmasını istiyor? Gökte ve çok çok uzaklarda katrilyonlarca kilometre ötede bir yerde orada durmasını istiyor Allah’ın haşa. “Bu niye böyle olması gerek?” diyor, “niye bu gerekli” diyor “bunu anlamıyorum”. Yani demek ki sorulsa “Allah burada var mı” dendiğinde “yok” diyecek adam. Nerede? “Gökte, ama burada Allah yok” diyecek, dolayısıyla “dünyada da yok diyecek Allah”, değil mi? “Allah gökte ama burada yok”. “Sadece bilgisi ulaşabilir” diyor “Allah’ın kendisi olmaz” diyor. “Biz mutlak varlığız” diyor, “Allah gölge varlık”, hatta ben çocukluğumda duyardım. “Allah’ı ispat et” derlerdi, “sen televizyon görüntüsünü gösterebiliyor musun? Radyonun sesini gösterebiliyor musun?” veyahut değil mi “aklını gösterebiliyor musun, aklının içindekini, onun içindekini aklını gösteremediğine göre Allah’ı da gösteremezsin”, gibi açıklıyorlardı. Doğru Allah görünmez, yani bir mekanı olan zamanı olan bir varlık değil Allah. Zamanın ve mekanın dışında, fakat bu şahısların buradaki asıl amacı çok daha değişik mesela diyorlar ki bir genç kız varmış Peygamber (sav)’e gelmiş. Resulullah (sav) “Allah nerede” demiş, “Allah gökte” demiş. “Doğru söyledin” demiş Peygamber (sav). Bunu delil olarak göstertip Allah’ın gökte olduğuna inanıyorlar. 
Peki Allah gökte, şimdi elini kaldırdığında göğe doğru kaldırıyor çocuk bulunduğu Arabistan’da bunu diyor. Kuzey Kutbunda da bir kişi göğe kaldırıyor elini Allah’a dua ediyor, Güney Kutbunda da değil mi, ekvatorda da birisi kaldırıyor. Yani Dünya’nın, o kürenin bütün etrafındaki insanlar hepsi elini yukarıya kaldırıyor. Merih’te, Uranüs’te diğer bütün sistemlerde, bütün varlıklar ellerini göğe kaldırıyorlar. Böyle bir durumda uzay boşluğunun tamamını kaplayan bir durum olmuyor mu? Değil mi? Her yerde elini kaldırdığına göre her yer gök olduğuna göre değil mi mesela Merih’teki bir insan için gök alemi Dünya olmuş oluyor aynı zamanda değil mi? Elini kaldırdığında Dünya’ya doğru kaldırmış oluyor, Dünya’daki bir insan elini kaldırdığında bir başka gezegene doğru elini kaldırmış oluyor, dolayısıyla 360 derece tamamını kaplayan bir durum olmuş oluyor. Mesela bunu akledememişler, bunu söyledikten sonra zınk diye bu şey durdu bu anormal inançlarında, bir daha gelmedi. Fakat yine de kıyıdan köşeden böyle batıl inançlı insanlar çıkıyor, böyle izahlar yapan daha hala cüzi irade iddiasında olanlar var. Kardeşim tamam cüzi irade var da kaderin içerisinde var. Yani Allah’ın yarattığı kaderin içerisinde var, kader içerisinde yaratmış bitmiş, sen orada seçiyorsun, sen kendin seçiyorsun ama bu senin kaderinde olmuş oluyor, dolayısıyla senin yani Allah’a haşa sürpriz yapmak imkanın yok yani öyle Allah’ın bilmediği bir şeyi yapamazsın, var olan yaşanmış olan bir şeyi bir daha yaparsın, yapmış olursun o kadar…

“Cüz’i İrade De Külli İrade De Allah’ın Katında Olup Bitmiştir”
ADNAN OKTAR:…Şimdi bunu söyleyince insanlar yanlış anlıyor. Özgür irade yok deyince, “O zaman biz nasıl sorumlu oluyoruz?” diyor. Kardeşim şimdi burada bir kere adam kendi aklı ile kendi imkanı ile düşündüğünü zannediyor. Bütün düşünceyi yaratan Allah’tır. Mesela şu an ben konuşuyorum bunun tamamını Allah yaratıyor. Ama bu konuyu anlamaları için insanlara soruyoruz, diyoruz ki mesela bir Marksiste; “sen Marksist olurken, olduğunda veya şu anda herhangi bir zorlamayla karşılaşıyor musun, bir baskı var mı yani beynine, bilincine baskı var mı?” “Yok” diyor “ben özgür irademle yapıyorum” diyor, işte bu adaletin ta kendisidir. Mesela bir Müslümana da sorduğumuzda “seni zorlayan kimse var mı” diyoruz “herhangi bir güç yok” diyor. “Ben kendi özgür irademle yapıyorum” diyor. Her ikisi de kaderinde olanı yapmış oluyorlar…. Onun için ısrarla “cüzi iradem var benim, cüzi iradem var” diyor, peki senin cüzi iradeni kim yaratıyor? Allah yaratıyor, o zaman yine o, Allah’ın iradesi içerisinde kader içerisinde olmuş bitmiş olay. Dolayısıyla bunu akıllarına iyice koyacaklar cüzi irade de külli irade de Allah’ın Katında olup bitmiştir, tek bir an var olduğuna göre bakın bu ilginç olan da bu ben diyorum ki tek bir an var diyorum sonsuz kısa bir zaman. “Doğru mu?” diyorum “doğru” diyor. Her şey bu tek bir an içerisinde olup bitti. “Bu doğru mu?” diyorum “bu da doğru” diyor, “Allah zamanın dışında” diyoruz, “bu da doğru” diyor, “peki o zaman anlat bana kaderi” diyorum “bizim cüzi irademiz var”, diyor. “Bir de külli irade var ama cüzi iradeyi biz yaparız” diyor. E kardeşim demin ne söyledim ben, “tek bir an içinde yaptım bitti” demiyor musun sen değil mi? Tek bir an içinde her şey olup bittiğine göre hepsini Allah biliyor ve olmuş. Peki senin o cüzi iraden neyi yapmış oluyor yani sen Allah’tan bağımsız bir şey mi yapıyorsun? Yok, kader içerisinde onu yapmış oluyorsun yani yine Allah’ın gücünün bir tecellisi ile karşılaşıyorsun sen. Ama insanların anlaması için buna cüzi irade deniyor, külli irade denir. Külli irade de cüzi irade de Allah Katında olup bitmiştir. Ama adam diyorsa ki “yok külli irade Allah’a aittir, cüzi irade de bana aittir. Benim yaptıklarımı ben bilirim, Allah bilmez, Allah’a ben haşa sürpriz olarak bunları yapıyorum” diyorsa bu küfür olur. Bu açık, onun için yani bu konuda boş yere çırpınmasın hiç kimse, entel havalarına da girmeye gerek yok öyle Marksist taklidi yapmaya da gerek yok. 
“Allah göktedir” mantığından da vazgeçmeleri gerekiyor. Bu da bir şirktir. Allah’a mekan izafe ediyorlar. Ve çok küçük bir mekan içerisine Allah’ı haşa sıkıştırmaya çalışıyorlar. Böyle bir şey olmaz. Allah her yerdedir. “Şah damarınızdan daha yakınım” (Kaf Suresi, 16)diyorsa Cenab-ı Allah bu bitti. Yani bu muhkem ayet bu, açık. Şah damarımızdan. Demek ki Allah her yerde. Niye her yerde olmaması gerekiyor ayrıca? “Biz her yerdeyiz, ben her yerdeyim ama Allah hiçbir yerde” diyor haşa. Bu, Allah’ı inkar gibi bir şey. Allah mesela bizim dilimizde, parmaklarımızda, her yerdedir Allah. Her yere hakimdir. Hepsini hareket ettiren O’dur zaten. Her yerde olduğu için yani güç tamamen O’nun kontrolünde olduğu için her şeyi O yapar. Dolayısıyla biz aciz, Allah’ın gölge varlıkları olarak yarattıkları, kendini var zanneden varlıklarız. Gölge varlıklarız inşaAllah. Bir tecelliyiz biz. Yani Allah’ın ruhundan üfürdüğü halifesi olan varlıklarız inşaAllah.
Ayette açıkça söylüyor bak ”attığın vakit sen atmadın, Ben attım“ (Enfal Suresi, 17) diyor. Bu nedir? Adam taşı yerden atıyor, “ben attım” diyor, Allah “sen atmadın” diyor. Muhkem ayet açık, “Ben attım” diyor. “Sana atıyormuşsun gibi gösterildi”, diyor, yani “sen atıyormuşsun gibi gösterdim” diyor Allah. “Ama atan Benim”. Yani “o kolu yaratan Benim, taşı yerden alan Benim, atma fiilini yapan Benim”, değil mi? “O hislerin tamamını meydana getiren Benim. Dolayısıyla senin orada yaptığın bir şey yok. Sen kendin yaptığını zannediyorsun.” Bu ayetin anlamı bu inşaAllah. (Adnan Oktar’ın Ekin TV röportajı, 4 Ocak 2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder