25 Haziran 2012 Pazartesi

İnsan İmtihan Olmaktadır

Allah, herşeyi hikmetle yaratmıştır. Evrendeki pek çok şeyi de insanın hizmetine vermiştir. Güneş Sistemi’nden atmosferdeki oksijen oranına, etinden sütünden faydalandığımız hayvanlardan suya ve daha nicelerine kadar kainattaki pek çok varlığın insanın yaşamına hizmet edecek şekilde yaratıldığı açıkça görülmektedir. Bu gerçek ortadayken, insan hayatının bir amacı olmadığını düşünmek, büyük bir cehalet ve akılsızlık olur. Elbette insanın da bir yaratılış amacı vardır ve Allah bu amacı şöyle açıklar:
… insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat Suresi, 56)
Ancak insanların sadece az bir kısmı bu yaratılış amacını kavrar ve buna uygun olarak yaşar. Allah dünya üzerindeki yaşamımızı ise, bu amaca uyup uymadığımızı denemek için yaratmıştır. Allah’a gönülden kulluk edenlerle O’na isyan edenler bu dünyada ayrılacaktır. İnsana verilen tüm imkanlar (bedeni, duyuları, malları…) bu imtihan içindir. Bir ayette Allah şöyle buyurur:
Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. (İnsan Suresi, 2)
İnsanın dünyadaki vazifesi, Allah’a ve ahirete iman etmek, Kuran’da belirtildiği şekilde güzel ahlak sahibi bir insan olmak, Allah’ın sınırlarını korumak ve O’nun hoşnutluğunu kazanmaya çalışmaktır. Bunları kimin yapacağını ise ancak yaşadığımız bu dünya hayatındaki imtihan neticesinde görebileceğiz. Çünkü Allah insanlardan gerçek ve samimi bir iman istemektedir. Bu ise kişinin yalnızca “ben inandım” demesiyle elde edilmiş olmaz. İnsan, Allah’a ve O’nun dinine gerçekten inandığını, şeytanın, kendisini saptırmak için göstereceği büyük çabalara rağmen doğru yoldan dönmeyeceğini göstermelidir. Aynı şekilde inkarcılara uymayacağını, kendi nefsinin tutkularını Allah’ın rızasına tercih etmeyeceğini de ispatlamalıdır. Bunu ise karşılaştığı olaylara verdiği tepkilerle ortaya koyacaktır. Allah, dini kabul eden insanın karşısına sabretmesi gereken bazı zorluklar çıkaracak, bunlara karşı gösterdiği tavırlarla onu imtihan edecektir. Bu gerçek, Kuran ayetlerinde şu şekilde izah edilir:
İnsanlar, (sadece) “İman ettik” diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? (Ankebut Suresi, 2)  Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (Al-i İmran Suresi, 142)
Gerçek bu iken iman eden bir insanın karşılaştığı zorluklara şaşırması elbette doğru olmaz. Bu zorluklar günlük hayatın sanki sıradan gibi gözüken problemleri de olabilir, ilk bakışta büyük bir felaket gibi gözüken olaylar da olabilir. Mümin tüm bunların hepsine imtihan gözüyle bakmalı, Allah’a tevekkül etmeli ve O’nun rızasına uygun olan tavrı göstermelidir. Bir ayette, müminlerin karşılaşacakları zorluklardan şöyle söz edilir:
Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155)
Sadece zorluklar değil, dünya hayatındaki nimetler de Allah’ın birer imtihanıdır. Allah verdiği her nimetle beraber insanın Kendisi’ne şükredici olup olmadığını dener. Nimetlerin yanında Allah insana hayatı boyunca üzerinde karar vermesi gereken pek çok olay çıkarır. Bu olayların hepsinde insan ya Allah rızasına ya da nefsine uygun bir karar verme alternatifine sahiptir. Eğer olayın bir imtihan olduğunun farkında olur ve Allah’ın rızasına uygun kararı verirse imtihanı kazanır. Nefsi lehinde karar verdiği durumda ise bu hem ahirette kendisini pişman edecek bir günah olacak, hem de onu dünyada iken manen rahatsız etmeye ve yıpratmaya başlayacaktır. Allah dünya hayatındaki olayları zaten imtihan kastıyla yaratmaktadır. Gafil insanların “tesadüf” veya “aksilik” diye nitelendirdikleri olaylar, aslında kaderlerinde sonsuz hikmetle yaratılır. Allah Kuran’da buna örnek olarak, Musevilerin bir imtihanından bahseder; Musevilerin cumartesi günü iş yapmaları yasaklanmış, ama avlamak istedikleri balıklar da kendilerine hep o gün gelmiştir:
Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. ‘Cumartesi günü iş yapma yasağına uyduklarında’, balıkları onlara açıktan akın akın geliyor, ‘cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıklarında’ ise, gelmiyorlardı. İşte Biz, fıska sapmaları dolayısıyla onları böyle imtihan ediyorduk. (Araf Suresi, 163)
Burada söz konusu Musevilerin çoğu, balıkların “tesadüfen” cumartesi günleri şehirlerine akın ettiklerini sanmış olabilir, oysa bu Allah’ın yarattığı özel bir imtihandır. Aynen bunun gibi bizim yaşadığımız her olayda bir İlahi hikmet ve imtihan vardır. Mümine düşen, bu gerçeği her zaman akılda tutmak ve daima Allah’ın rızasına uygun davranışlar göstererek dünya imtihanını kazanmaya çalışmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder