… insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat Suresi, 56)
Ancak insanların sadece az bir kısmı bu yaratılış amacını kavrar ve
buna uygun olarak yaşar. Allah dünya üzerindeki yaşamımızı ise, bu amaca
uyup uymadığımızı denemek için yaratmıştır. Allah’a gönülden kulluk
edenlerle O’na isyan edenler bu dünyada ayrılacaktır. İnsana verilen tüm
imkanlar (bedeni, duyuları, malları…) bu imtihan içindir. Bir ayette
Allah şöyle buyurur:
Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu
deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. (İnsan Suresi, 2)
İnsanın dünyadaki vazifesi, Allah’a ve ahirete iman etmek, Kuran’da
belirtildiği şekilde güzel ahlak sahibi bir insan olmak, Allah’ın
sınırlarını korumak ve O’nun hoşnutluğunu kazanmaya çalışmaktır. Bunları
kimin yapacağını ise ancak yaşadığımız bu dünya hayatındaki imtihan
neticesinde görebileceğiz. Çünkü Allah insanlardan gerçek ve samimi bir
iman istemektedir. Bu ise kişinin yalnızca “ben inandım” demesiyle elde
edilmiş olmaz. İnsan, Allah’a ve O’nun dinine gerçekten inandığını,
şeytanın, kendisini saptırmak için göstereceği büyük çabalara rağmen
doğru yoldan dönmeyeceğini göstermelidir. Aynı şekilde inkarcılara
uymayacağını, kendi nefsinin tutkularını Allah’ın rızasına tercih
etmeyeceğini de ispatlamalıdır. Bunu ise karşılaştığı olaylara verdiği
tepkilerle ortaya koyacaktır. Allah, dini kabul eden insanın karşısına
sabretmesi gereken bazı zorluklar çıkaracak, bunlara karşı gösterdiği
tavırlarla onu imtihan edecektir. Bu gerçek, Kuran ayetlerinde şu
şekilde izah edilir:
İnsanlar, (sadece) “İman ettik” diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? (Ankebut Suresi, 2)
Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları)
belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete
gireceğinizi mi sandınız? (Al-i İmran Suresi, 142)
Gerçek bu iken iman eden bir insanın karşılaştığı zorluklara
şaşırması elbette doğru olmaz. Bu zorluklar günlük hayatın sanki sıradan
gibi gözüken problemleri de olabilir, ilk bakışta büyük bir felaket
gibi gözüken olaylar da olabilir. Mümin tüm bunların hepsine imtihan
gözüyle bakmalı, Allah’a tevekkül etmeli ve O’nun rızasına uygun olan
tavrı göstermelidir. Bir ayette, müminlerin karşılaşacakları
zorluklardan şöyle söz edilir:
Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan,
canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri
müjdele. (Bakara Suresi, 155)
Sadece zorluklar değil, dünya hayatındaki nimetler de Allah’ın birer
imtihanıdır. Allah verdiği her nimetle beraber insanın Kendisi’ne
şükredici olup olmadığını dener. Nimetlerin yanında Allah insana hayatı
boyunca üzerinde karar vermesi gereken pek çok olay çıkarır. Bu
olayların hepsinde insan ya Allah rızasına ya da nefsine uygun bir karar
verme alternatifine sahiptir. Eğer olayın bir imtihan olduğunun
farkında olur ve Allah’ın rızasına uygun kararı verirse imtihanı
kazanır. Nefsi lehinde karar verdiği durumda ise bu hem ahirette
kendisini pişman edecek bir günah olacak, hem de onu dünyada iken manen
rahatsız etmeye ve yıpratmaya başlayacaktır. Allah dünya hayatındaki
olayları zaten imtihan kastıyla yaratmaktadır. Gafil insanların
“tesadüf” veya “aksilik” diye nitelendirdikleri olaylar, aslında
kaderlerinde sonsuz hikmetle yaratılır. Allah Kuran’da buna örnek
olarak, Musevilerin bir imtihanından bahseder; Musevilerin cumartesi
günü iş yapmaları yasaklanmış, ama avlamak istedikleri balıklar da
kendilerine hep o gün gelmiştir:
Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani
onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. ‘Cumartesi günü
iş yapma yasağına uyduklarında’, balıkları onlara açıktan akın akın
geliyor, ‘cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıklarında’ ise,
gelmiyorlardı. İşte Biz, fıska sapmaları dolayısıyla onları böyle
imtihan ediyorduk. (Araf Suresi, 163)
Burada söz konusu Musevilerin çoğu, balıkların “tesadüfen” cumartesi
günleri şehirlerine akın ettiklerini sanmış olabilir, oysa bu Allah’ın
yarattığı özel bir imtihandır. Aynen bunun gibi bizim yaşadığımız her
olayda bir İlahi hikmet ve imtihan vardır. Mümine düşen, bu gerçeği her
zaman akılda tutmak ve daima Allah’ın rızasına uygun davranışlar
göstererek dünya imtihanını kazanmaya çalışmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder