25 Haziran 2012 Pazartesi

Amaç Allah’ın Hoşnutluğunu Kazanmaktır

De ki: “Ben, dini yalnızca O’na halis kılarak Allah’a ibadet etmekle emrolundum.” (Zümer Suresi, 11)
İnsanın, Yaratıcımız olan Allah’ın sonsuz kudretinin farkına vardıktan sonra O’nu unutarak bir yaşam sürmesi, kendisini kandırmasından başka birşey olmaz. Allah’ın insandan istediği, O’nun rızasını hedeflemesi ve O’nun için yaşamasıdır. İnsanı yaratan, ona rızkını ve herşeyi veren, ona sonsuz olan ahireti verecek olan Allah’tır. Bu düşünülüdğünde, insanın başkalarının hoşnutluğunu kazanmak veya nefsini tatmin etmek amacıyla yaşaması büyük bir nankörlüktür. Bu nankörlüğün cezası ise ebedi cehennemdir.
İşte insan bu gerçekle karşı karşıyadır. Ya hayatını Allah’ın rızası üzerine kuracak ve böylece O’nun rızasını ve cennetini kazanacak ya da cehenneme giden bir yolu seçecektir. Üçüncü bir seçim hakkı yoktur. Bir ayette bu gerçek çok açık şekilde şöyle ifade edilir:
Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 109)
Kuran’da emredilen güzel ahlak da tamamen Allah rızası üzerine kuruludur. Örneğin, Allah’ın beğendiği bir tavır olan fedakarlık, şayet karşılığında bir beklenti veya bir gösteriş gayesi yoksa, sadece Allah’ın rızası için yapılıyorsa kıymetlidir. Kuran’da müminlerin güzel ahlakının sadece Allah rızası için olduğu şöyle anlatılır:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. “Biz size, ancak Allah’ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür.” (İnsan Suresi, 8-9)
Bir insan için olabilecek en büyük mutluluk ve şeref, Rabbimiz olan Allah’ın kendisinden razı olmasıdır. Allah verdiği tüm nimetlerle kullarını Kendisi’nden razı eder. Bir ayette Allah’ın rızasını kazanmış ve Allah’tan razı olmuş müminlerin mükafaatı şöyle anlatılır:
Rableri Katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O’ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden ‘içi titreyerek korku duyan kimse’ içindir. (Beyyine Suresi, 8)
Allah rızası, sadece belirli ibadetler veya belirli zamanlar için değil, hayatın tümü için geçerlidir. Aşağıdaki ayette, bir müminin tüm hayatının tek bir amaca yönelik olması gerektiği şöyle bildirilir:
De ki: “Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır.” (Enam Suresi, 162)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder